BALIM SULTAN

Balım SultanBalım Sultan’a göre, insan bir gönül varlığıdır, bütün insanlar kardeştir, barış içinde yaşamaları, bir birine yardımcı ve dayanak olmaları gerekir. İnsanlar arasında kadın erkek eşitliği temel ilkedir. Tanrı insanın gönlündedir, insanın dışında, ona egemen olan, değişmez, katı kurallar koyan, yalnız buyuran bir varlık değildir. Gerçek olan içinde yaşanan evrendir. Bütün dinler insanları olgunlaştırmak, barışı sağlamak, kardeşlik duygularını yaymak, geliştirmek içindir. Oysa sonradan dinlerin bu anlamı değiştirilmiş, katı ve çekilmez kurallalar ortaya konarak yaşam ağır bir yük durumuna getirilmiştir.

Balım Sultan (1457 - 1517), Hacı Bektaş Veli soyundandır. II. Beyazıt, 1500 yılında Şah İsmail’in Erzincan Tercan Sarıkaya Yaylasında Kurultay toplayıp Alevilerin büyük sevgi göstermesi ve 7.000 Kızılbaşla Tebriz’e yürüyüp Akkoyunlu Devleti’ni yıkıp Safevi Devletinin kurulmasıyla ve Alevilerin bölük bölük Safevi Devletine katılmasıyla Osmanlı iktisaden sıkıntıya girmiş bu göçü önlemek için Dimetoka’da Seyyid Ali Sultan (Kızıl Deli) Tekke’sinde postta oturan Balım Sultan’ın ününü duyan kendisinin de Bektaşiliği benimsediği iddia edilen Osmanlı Sultanı 1501’de Dimetoka’dan getirtmiş Kırşehir’e Hacı Bektaş Veli Tekke’sine göndermiş, Balım Sultan burada Bektaşiliğin kesin kurallarını, törenlerini düzenleyerek tarikatın İkinci Piri (Pir-i Sani) sanını almıştır

1457’de Dimetoka’da (bugün Bulgaristan sınırları içinde) doğdu. Yazılı kaynakların bir kısmı, Hacı Bektaş Veli’nin torunu Mürsel Baba’nın oğlu olduğunu, bir kısmı da Hacı Bektaş Veli’nin evlat edindiği Kadıncık Ana’nın torunlarından olduğunu bildirir. Annesi Makedonya dukalarından, Dimo adlı Tekfur’un kızı prenses Mariya’dır. Mariya, Mürsel Baba ile evlendikten sonra “Kız Ana” adıyla anılmıştır. Ona sarışın olduğu için Sarı Kız da denmiştir. Böyle bir evlilikten doğan Balım Sultan hakkında asılsız söylentiler (Hıristiyan v.s.) çıkarılmıştır. Bektaşiler arasında çok yaygın bir söylentiye göre, Osmanlı’nın Balkanlara yayılması dönemlerinde hem o bölgelerin Türkleştirilmesi, hem de Bektaşi inancının yayılması kök salması için daha önce bölgeye giden Hacı Bektaş Veli’nin oğlu olduğu iddia edilen Seyyid Ali Sultan (Kızıl Deli) Dimetoka’ya yerleşmiş orada tekkesini kurmuştur.

Mürsel Baba’da, Dimetoka’da Seyyid Ali Sultan Tekke’sinde bulunduğu dönemde Makedonya dukalarından, Dimo adlı Tekfur’un kızı prenses Mariya ile evlenmiş, bu evlilikten Balım Sultan doğmuştur. Balım Sultan’ın yazdığı şiirlerinden, Bektaşiliğe kazandırdığı kurumsal reformlardan iyi bir eğitim aldığı ve çok ünlü biri olduğu anlaşılmaktadır. Dimetoka Seyyid Sultan (Kızıl Deli) Tekke’sinde posta oturan Balım Sultan’ın ününü duyan kendisinin de Bektaşiliği benimsediği iddia edilen II. Beyazıt 1501’de onu Kırşehir’e Hacı Bektaş Veli Tekke’sine göndermiş, Balım Sultan burada Bektaşiliğin kesin kurallarını, törenlerini düzenleyerek tarikatın İkinci Piri (Pir-i Sani) sanını almıştır.

Balım Sultan’ın yazdığı şiirlerinden, Bektaşiliğe kazandırdığı kurumsal reformlardan iyi bir eğitim aldığı ve çok ünlü biri olduğu anlaşılmaktadır. Balım Sultan yola, tarikatın pratiğine sürekli bir biçim ve içerik kazandıracak yeni etkiler getirmiştir. Geliştirilen edep ve erkâna göre, yola girenlerle sıkı ilişki içerisinde örgütlenmiş bir Bektaşi toplumu ortaya çıkarmayı amaçlamıştır. Balım Sultan, Bektaşilikte “mücerred” diye nitelenen, evlenmeyi gereksiz bulan, kendini tarikata vermeyi ilke edinen geleneğin kurucusudur. Tarikata yeni bir işlerlik getirerek; kent içi ve kenti çevreleyen tekkelerde daha yetkinleştirilmiş bir ritüel ve örgütlenme başlatmıştır. Giderek düzenlenmiş sistemin dışında kalan köy gruplarından farklılaşan, bir biçime ulaşmış Bektaşilik Tarikatı yaratmıştır. Ve örgütünü kendisi tarafından kurulan sistemin ruhani ve örgütsel başı olan Dedelerle yaymayı ve yaşatmayı amaçlamıştır

Balım Sultan yola, tarikatın pratiğine sürekli bir biçim ve içerik kazandıracak yeni etkiler getirmiştir. Geliştirilen edep ve erkâna göre, yola girenlerle sıkı ilişki içerisinde örgütlenmiş bir Bektaşi toplumu ortaya çıkarmayı amaçlamıştır. Balım Sultan, Bektaşilikte “mücerred” diye nitelenen, evlenmeyi gereksiz bulan, kendini tarikata vermeyi ilke edinen geleneğin kurucusudur. Tarikata yeni bir işlerlik getirerek; kent içi ve kenti çevreleyen tekkelerde daha yetkinleştirilmiş bir ritüel ve örgütlenme başlatmıştır. Giderek düzenlenmiş sistemin dışında kalan köy gruplarından farklılaşan, bir biçime ulaşmış Bektaşilik Tarikatı yaratmıştır. Ve örgütünü kendisi tarafından kurulan sistemin ruhani ve örgütsel başı olan Dedelerle yaymayı ve yaşatmayı amaçlamıştır1517’da Anadolu’da ölen Balım Sultan, Hacı Bektaş Tekke’si içinde toprağa verilmiştir.

Tarikatın özünü Ali’ye bağlılık, İnsan-Tanrı özdeşliği oluşturur. Şeriatın öngördüğü törenler insanın olgunlaşması için yeterli değildir, daha çok gelişmeyi önleyicidir; ibadette dışa yönelik, görünüşe önem veren, biçimci bir görev anlayışını benimsemiştir. Oysa insanın olgunlaşması, kendini tanıması gönlünde Tanrı sevgisini duyması özü gereğidir. Özün biçime bağlı işlemlerle ilgisi yoktur. . Balım Sultan, soydan Alevi olmayanlara Bektaşi (Babagan) olabilmelerinin yolunu açarak, Alevî-Bektaşilik alanında önemli bir reform yapmıştır.

Ona göre tarikata girecek kişinin, kimsenin bütün varlığı ile Hacı Bektaş Veli’ye bağlanması, dünyaya yönelik eğilimlerden, tutkulardan, isteklerden sıyrılarak özünü arıtması gerekir. Bu inancı benimseyen dervişler kulaklarına mengüş denen bir halka (küpe) takarlar, tarikat işlerinden başka bir uğraşa ilgi göstermezler. Ali’ye bağlanan eski Anadolu inançlarından, Yeni-Platonculuktan Pythagoras, Orpheus düşüncelerinden, çok tanrıcı dönemimin din anlayışından beslenen Bektaşilikte dinin katı kuralları, değişmez koşulları geçerli değildir. İnsan yaşadığı evrende bağımsız bir varlıktır. Balım Sultan’a göre, insan bir gönül varlığıdır, bütün insanlar kardeştir, barış içinde yaşamaları, bir birine yardımcı ve dayanak olmaları gerekir. İnsanlar arasında kadın erkek eşitliği temel ilkedir.

Balım Sultan yazılı yapıt bırakmadığından, onunla ilgili sayılan düşünceler, düzenlediği tarikatta uygulanan törenlerde okunan nefeslerden Gülbanklardan çıkarılmaktadır. Bu törenler içerik bakımından, insanlar arasında birlik sağlamaya yöneliktir. Bu nedenle halka açıktır. Ancak törenlere katılabilmek için tarikata girme, belli eğitim aşamalarından geçme gereği vardır. Balım Sultan’ın koyduğu kurallara göre içki içmek, çalgı çalmak, oyun, eğlenmek yasak değildir. Yasak olan, tarikatın temel ilkelerine, görüşlerine aykırı davranmaktır. Bu temel ilkelerin başında karşılıklı sevgi ve saygı gelir. Tarikatın özünü Ali’ye bağlılık, İnsan-Tanrı özdeşliği oluşturur. Şeriatın öngördüğü törenler insanın olgunlaşması için yeterli değildir, daha çok gelişmeyi önleyicidir; ibadette dışa yönelik, görünüşe önem veren, biçimci bir görev anlayışını benimsemiştir. Oysa insanın olgunlaşması, kendini tanıması gönlünde Tanrı sevgisini duyması özü gereğidir. Özün biçime bağlı işlemlerle ilgisi yoktur.

Balım Sultan, kurduğu gelenekle, çağlar boyunca Anadolu ve Rumeli Bektaşileri üzerinde etkili olmuş, özellikle Rumeli Alevi-Bektaşileri arasında Balım Sultan Erkânı deyiminin yerleşmiş olması da onun hatırasının ne derece güçlü olduğunun bir göstergesi olup, onun adının saygıyla anıldığı pek çok nefes bulunmaktadır.

Tanrı insanın gönlündedir, insanın dışında, ona egemen olan, değişmez, katı kurallar koyan, yalnız buyuran bir varlık değildir. Gerçek olan içinde yaşanan evrendir. Bütün dinler insanları olgunlaştırmak, barışı sağlamak, kardeşlik duygularını yaymak, geliştirmek içindir. Oysa sonradan dinlerin bu anlamı değiştirilmiş, katı ve çekilmez kurallalar ortaya konarak yaşam ağır bir yük durumuna getirilmiştir.

 

Related Articles

Yasal Uyarılar