İnsan ve yazar Cengiz Yıldırım
Haldun Taner, “Yazar olmadan önce, insan olmayı ve insan olmadan iyi yazar olunamayacağını bana ilk öğreten Ahmet Rasim oldu" der.
Cengiz ağabeyin önce insan ve daha sonra yazar kimliği için birkaç kelam etmek uygun olacaktır.
Ne diyordu, Longfellow; “Bir yazarın kişiliğini anlarsanız, o yazarın yazdıklarını da anlarsınız.”
İnsan Cengiz Yıldırım
Bernardin de Saint-Pierre Hintli kulübesi isimli eserinde şöyle der: “Hakikati sade ve samimi bir yürekle aramak lazımdır. O ancak tabiatın sinesinde bulunabilir. Hakikat iyi yürekli kimselerden başkasına söylenmemelidir.”
Bu satırların hakikati iyi yürekli Cengiz ağabeydir! Bu anlamda ettiğim kelamlar huzur ile edilmiştir. Gönlüm rahat!
Ne yaşamak ne de başarılar elde etmek, kıymetli değildir! Kıymetli olan insan olmaktır! İnsan kalmaktır.
Cengiz Aymatov şöyle der: “İnsan için en zor olan şey, her gün insan kalmaktır.”
Cengiz Ağabey, insan kalmayı başarmış, nadir insanlardandır.
Sizi dinler, anlamaya çalışır. Gözlerine baktığınızda ve güldüğünde sanırsınız ki ayakları yoktur!
Kırmaktan ve incitmekten sakınır. Mütevazıdır. Kibirden arınmıştır! Dayanışma ve paylaşma onun hakikatidir.
Yazar Cengiz Yıldırım
O hayattan yapıtaşı toplar!
Farklı gören, daima okuyan ve farklı hayatları görebilen bir yazardır.
Eserini oluşturmak için sahaya iner, yapıtaşı toplar. O yapıtaşı toplayıcısıdır! Hayattan toplar. Bu onun okura erişmesini ve dokunmasını sağlar!
Bakmakla yetinmeyen ve fakat görmesini bilen, kendisini çevresini gözlemekten yorulmayan, dünyayı, ülkesini ve toplumsal hayatı kendisinden ırak tutmayan, hakikate sırtını dönmeyen yetenekli bir dinleyicidir. O karşısındakini sabır ile dinler.
O zor olana taliptir!
Ele aldığı konuları doğru ve kendine özgü bir nitelikle, okurun beğenisine sunar. Bu sunma faaliyeti, emek iledir sabır iledir! Yazılarını sabır ile ince ince dokur. Sabır ve emek, yazın yolculuğunda ona yazıdaşlık yaparlar!
O iyi bir kâşiftir!
O, önce kendini keşfetmiş, hangi konularda yazacağına karar kılmış olandır. Bilmediği dünyalara girmeyen bir yazardır. Bundandır ki yazdıkları okuyucuda karşılık bulmuştur.
Hayata eleştirel bakmakla yetinmez, kendini eleştirilere de kulak verir! Önemser, dikkate alır. Yazdıklarının herkes tarafından beğenilmek durumunda olmadığını da herkesin beğenisi için yazmadığını da bilir! Yazdıklarını dostlarına okutur, onların görüşlerini, eleştirilerini dikkate alır!
O, yazmak için yazan değil, ele aldığı konu için yazandır. Bundandır ki, okur ile paylaşılmaya değer düşüncelere ve tecrübelere sahiptir.
Yazmak için yazanlar, para için yazanlardır. Düşüncelerini eğip bükerler!
O, para için yazmayandır.
O yazı seyyahıdır!
Yazın seyyahıdır! O sadece okuduklarıyla yazan bir yazar değildir. Okumakla yetinmayendir. Bilginin rehberliğini önemser! Bilgi, onun için iyi yazmanın kaynağıdır. Işığını çoğaltıp, yola koyulandır. Aradığı bilgi, İran’da, Hazar Denizi’nin kıyısında, Erdebil Dergahı’nda da olsa, okurun yüzü suyu hürmetine oraya gidendir! Eserlerini kaynakları bakımından besleyen, okur nazarında güvenilir kılandır!
O yoğrulmaktan yorulmayandır!
Onun hazinesi yazmaktır. Hazinesini araştırılmış “bilgi” ile zengin kılar. Bilinen bilgiden ziyade, yeni bilginin okur ile buluşmasını önemser! Yeni bilgilerle, sadece kendini yenilemeyi kendine zül sayar, okurlara da yeni bilgiyi nezaketle sunar! O yaratım ve özgünlük için titizlenir!
Yazarın eserleri incelendiğinde görülecektir ki; O, ekmek kırıntısını arayan karıncalar misali, gerçeğin, bilginin ve hakikatin peşine düşmüştür. Hakikat arayıcısı ve söyleyicisidir.
O, ortaya koyduğu çalışmalarla, “Kaypak akıl yürütmelerin, gürültülü sözlerin, böbürlenmenin ve kendine hayranlığın azaltılmasını ve belirgin, somut gerçeğe yönelen dikkatin, derin araştırmaya dayanan bilginin çoğaltılmasını” önemser ve yaptığı çalışmalarla da bizlere önerir.
Saygı, sevgi ve aşk ile…
Aydın Şimşek
Dorlion Yayınları Genel Yayın Yönetmeni
