Önsöz

Orta Çağ İslam coğrafyasında yüzyıllarca varolupta tarihi hakkında yeterli bilgiye sahip olmadığımız, onlarca Şii-Bâtıni-Alevi gruplar, fırkalar ve devletlerden söz edilir. Bunlar, İslam’ı farklı yorumladıkları için Sünni İslam savunucuları tarafından “öteki” sayılmış, İslam’ı ele alan temel kaynaklarda hâkim olan Sünni anlayışın (dinin, otoritenin) izin verdiği ölçüde ve genelde çarpıtılarak anlatılmıştır. Şüphesiz bu kesimle ilgili bağımsız tarihçilerinin yazdığı kaynaklar olmuştur; bu kaynaklar

ya imha edilmiş, ya da iktidarın istediği şekilde değiştirilmiştir. Araştırmacıların çeşitli engellerden (dil v.b.) dolayı ulaşamadıkları İslam’ı doğuştan itibaren kaleme alan İtalyan, İngiliz, Fransız, Rus ve Alman İslam tarihçilerinin yazdığı ve son yüzyılda Arapçaya, Farsçaya Türkçeye çevirileri yapılmış kaynaklarda Sünni İslam’ın öteki saydığı Şii-Bâtıni-Aleviler çok farklı yönlerden incelenmiş ve yeni veriler ışığında bunlar hakkında yazılacak doğru bilgilere ulaşılmıştır. Ayrıca, değişik inanç ve mezheplerin sözlü geleneklerinde, eski yazılı eserlerde, halk edebiyatı örneklerinde yer alan bilgiler konunun bazı yönlerinin araştırılmasında yol göstericilik niteliğinde olmuştur. 

Yaklaşık beş yıl önce, konuyla ilgilenmeye başladığım ve uzunca bir araştırma içine girdiğim bu dönemde, Yukarda kısaca izah ettiğim gibi İslam’ı farklı yorumladıkları için Sünni İslam’ın öteki saydığı Şii-Batıni-Alevi gruplar, fırkalar ve devletlerle ilgili bir çalışma yapma düşüncesi doğmuştur. Beni bu çalışmaya sevk eden Sünni İslam’ın öteki saydığı ve resmi tarihin yer vermediği, sadece aşağılamak, akaret etmek için ele aldığı gruplar, fırkalar ve devletlerin tarihlerini elde ettiğim veriler ışığında yazmak olmuştur. Yazmaya çalıştığım ve ağırlık verdiğim kesim, Hz. Muhammed’in ölümüyle (M. 632) ayrılığa düşen, ayrılık sonucu çeşitli entrikalarla iktidarı eline geçirmiş olan Emeviler ve Abbasilerin zulmünden dolayı çok geniş bir coğrafyaya dağılan ve hep suçlanmış olan (zındık, mülhid, kâfir v.b.), literatürde Batıniyye denilen Şii-Bâtıni-Alevilerdir. 

Çalışmaya temel teşkil etmesi için Arap Yarımadası halklarıyla başlayıp, Cahiliye Dönemi, Hz. Muhammed’in Hayatı, İslamiyet’in doğuşu ve Medine’ye Hicret, Dört halife dönemi, Emeviler dönemiinde, yaşanan Kerbela olayı ve buna tepki olarak ayaklanan Tevvabuniler, Keysaniler, Zeydiler, Abbasiler dönemi, Hz. Ali taraftarlarına yapılan zulümler, bu dönemde yaşanan Zenc İsyanı, Babek İsyanı ve İsmaili inanç ve tarihi içinde yer alan, Fatımiler, Karmatiler, Nizari İsmaililer ele alınmıştır. Çalışmamız, 1258’de Moğollar tarafından Abbasi Hilafetinin ortadan kaldırmasıyla son bulmuştur. 

Bu çalışmada yazdıklarım, bulduğum yeni belgeler veya kimsenin bilmediği özgün metinler üzerine değil, tam tersine, yazdıklarımı, İslâm Tarihini tek yanlı olarak ele alan, Sünni iktidarları metheden, muhalefeti yeren saray tarihçilerinin yazdığı İslam kaynaklarının dışında, çoğunlukla İran, Rus, Fransız, Alman, İtalyan İslam tarihçilerinin yazdığı kaynaklara dayandırılmıştır. 

Çalışmamda özgün olan taraf bu bilgiler değil, bu bilgilerin birbirleriyle ilişkilerinin kurulması ve belli bir sistematik içinde yorumlanmasıdır. Bu çalışma çerçevesinde ortaya konulmuş olan görüş ve düşüncelerin tartışmaya açık olduğu bir gerçektir. Okurlarım, okuduklarıyla karşılaştırdıklarında, birçok yerde belki şaşıracak belki kızarak, belki de sevinerek, pek çok gerçeğin nasıl gözden kaçmış ya da kaçırılmış olduğunu fark edecektir. Bu çalışmada resmi tarih veya gayri resmi tarih açısından, bu her iki tarih anlayışını da yalanlamak ya da desteklemek için özel bir çaba harcanmamıştır.

İslâm Coğrafyasında yüzyıllarca varolupta İslam’ı Farklı Yorumladıkları için Sünni İslam savunucuları tarafından öteki sayılan Şii-Batıni-Alevilerle ilgili yaptığım bu çalışma; okuyucularım hangi inançtan veya ideolojik, siyasal çözümden yana tavır alırlarsa alsınlar, değerli okurlarımın bu tavırlarını doğru ve nesnel tarihsel gerçeklere dayanmalarını sağlamaya yardımcı olacaktır. Amacım olayların geçtiği tarihi süreci o günün koşullarında objektif olarak ele almak ve okuyucuyu doğru bilgilendirmektir. 

Kapsam ve içerik bakımından oldukça geniş tutulan bu çalışma nesnelliğiyle, yazım tekniği, anlaşılır bir dil kullanılması ve ele alış şekliyle farklılık taşıyan bir çalışmadır. Bu çalışma dört bölüm, kırk üç başlık, yirmi altı alt başlıktan meydana gelmiştir. Çalışmada değerli görüşlerinden yararlandığım her katmandan akademisyenler ve Alevi inanç önderleri dostlarıma, ayrıca İran, Rus, Fransız, Alman, İtalyan tarihçilerinin İslam tarihiyle ile ilgili yazdığı temel kaynaklar konusunda yardımını esirgemeyen dostlarıma teşekkürlerimi sunmayı bir borç bilirim. 

Related Articles

Yasal Uyarılar