İbrahim Kızıler

Değerli can dostum Cengiz Yıldırım "ŞAH İSMAİL SAFEVİ KIZILBAŞ DEVLETİ" adlı kitabını imzalayarak göndermiş kendisine çok teşekkür ediyorum. Kitapda Safeviyye tarikatı ve devamı olan Safevi Devleti’nin ortaya çıkışı, dayandığı kökler, geçirdiği evreler ele alınmış. Safevi tarikatı ve Devletinin çağdaşı olan aynı coğrafyada bulunan devletlerle olan dini siyasi münasebetlerini de orijinal kaynaklardan aktarmıştır. Özellikle kitabı Yanyatır ve Hacı Emirli ocaklarına ve dolayısı ile Erdebil dergahına bağlı Tahtacı Türkmenlerin okumaları gerektiğine inanıyorum. 

AYRICA KİTAPTA DEVLET-İ TÜRKMENİYYE HAKKINDA BİLGİLER ÇOK İLGİNÇ 

Akkoyunluların mezhepsel eğilimleri üzerine tespitlerde bulunan Hasanzade’nin değerlendirmelerine bir bakalım ( Hasanzade, Hükümet-i Türkemanan-ı Karakoyunlu ve Akkoyunlu der., İran, Tahran: Semt. 2001,s.117) : Akkoyunlu federasyonunda yer alan oymak beyleri ve ordu emirlerinin isimleri yanında “Baba-Pir ve Sufi” gibi sıfatların bulunduğundan bahseder. Bu gibi sıfatlar Akkoyunlu döneminde Kızılbaşlık veya Kızılbaşlığın öncüsü olan ve “Ön Kızılbaşlık” diyebileceğimiz inancın yaygınlığının bir göstergesi olarak kabul edilebilir. Ayrıca Musullu Sufi Halil gibi bir çok emirin söz konusu inanç sistemine bağlılıkları da bilinmektedir. 

Buna ilaveten, "Hülasatü’t Tevarih"’de geçtiği üzere Akkoyunlı sultanı Elvend’in Kum şehri hakimi olan Eslemiş bey, göğsüne “Ya Ali” sözcüklerini dövme ile yazdırmıştır ki bu veri de Akkoyunlu Devlet-i Türkmeniyye de yer alan kimi karakterlerin inanç sistemini göstererek tabanda yaygın olan inancın bir göstergesidir, der. (Safevi idaresinde toplumsal dönüşüm başlıklı 2018 yılında yayımlanan doktora tezi, Alevilik-Bektaşilik araştırma dergisinden alıntı.)

Şimdi de Devlet-i Türkmeniyye denilen Akkoyunlular döneminde başkent olan Diyarbakır ve çevresine bir göz atalım. Çok ilginç ve bölgenin ve devletin etnik yapısına ışık tutacak bilgi ve belgelere bakalım. Akkoyunlu devletinin başkenti olan Diyarbekir’de araştırma yapan Bülent Akın ( Bülent Akın 2014, “Alevi ocakları ile ilgili tespit edilebilen en eski tarihli belge: Ağuiçen Ocağı Şeceresi” Türk kültürü ve Hacı Bektaş Veli araştırma dergisi. 70. 15-38.) şunları yazmıştır. 

Burada Akkoyunlu federasyonunda yer alan tebaanın isimlerinin bir inancın kültürel yansıması olarak ele alınmasında fayda vardır. Bunun için Akkoyunluların ilk başkenti olan ve adeta Akkoyunlu Türkmen imparatorluğunun ocağı mahiyetinde olan, Diyarbakır ve çevresindeki yerleşim yerlerinde bulunan, inanç mensubiyeti göstergelerinden olan şahıs isimlerini ele almak gerekmektedir. Buna bağlı olarak Safevilerle ilgili dönemsel veri sağlaması ve en yakın tarihli resmi belge olmaları nedeniyle arşivlerdeki tapu tahrir defteri kayıtları önemli bilgi sunmaktadır.

Bu doğrultuda 1518 yılına ait TD 64 numaralı tahrir defteri kayıtlarının incelenmesi sonucu Diyarbakır’ın 79 köyünün tamamında Kızılbaş-Alevi ad verme geleneğine uygun isimlere sahip vergi mükelleflerinin yaşadığı tespit edilmiş, 15 köyde ise Alevi ve Sünni isimlerin bir arada kaydedildiği görülmüştür. Buna ilaveten 1564 ile 1568 yıllarına ait TD 155 numaralı tahrir defteri kayıtlarında ise 111 köyün tamamında Kızılbaş-Alevi ad verme geleneğine uygun isimlere sahip vergi mükelleflerinin yaşadığı görülmektedir. Ayrıca 1564 ve 1568 yıllarına ait tahrir defteri kayıtları üzerinde yapılan incelemeler, Kızılbaş-Alevi inancı içerisinde kutsanan önemli yol uluları ve velileri kabul edilen şahsiyetlerin isimlerinin şahıs adı olarak kullanılmış olmalarıdır. Örneğin söz konusu tahrir defterinde “Hubyar, Pir Sultan, Üryan Derviş, Köçek Abdal, Sadık Abdal, Dede Üryan, Sarı Abdal, Nur Abdal ve Dede Balı” gibi isimler sıkça rastlanan isimlerdendir. Demektedir.

İbrahim Kızıler 
Kazdağı ve Körfez Tahtacı Türkmenleri Derneği Başkanı 

Related Articles

Yasal Uyarılar